“Seni Kendime Sakladım” albümlerinin ardından Duman’la röportaj yapmak üzere bir araya gelmiştim... Kendileriyle geleneksel olarak önce albümden konuştuk. Ardındansa sıra dışı bir şekilde “olduğu kadarıyla” Duman üyelerini birazcık yakından tanımaya çalıştım.
Nilüfer KARACIĞAN ŞAŞMAZYeni albüm 4 Temmuz itibariyle çıktı. Nasıl geçti hazırlık aşamaları?
Batuhan: İşte stüdyomuza gittik. Hazırlanan parçaları prove ederek çalmaya başladık. Stüdyoda çalışa çalışa albüm çıktı.
En son konuştuğumuzda Kasım ayıydı ve iki aya kadar çıkacaktı albüm. Neden Temmuz’a sarktı? Parçalar mı yetişmedi ya da neyi beklediniz?
Kaan: Biz kayıtları yaptık ama daha sonra kapak, albüm tasarımı gibi bizim dışımızda gelişen olaylar yüzünden uzadı.
Bu arada Ari, beste ve sözleri sana ait olan parça var (Aman Aman ve Sayın Bayan), çok da güzel olmuş.
Ari: Teşekkür ederim.
Nereden ilham aldın peki?
Ari: Vardı zaten parçalarım. Bu albümde ilgilenecek fırsatımız oldu zaman ayırdık. Güzel olunca da albüme koyduk.
Neden albümde cover yok?
Kaan: Çünkü artık biz konser albümleri yapıyoruz ve bu konser albümlerinde söz konusu cover’ları zaten değerlendiriyoruz. Stüdyo albümlerinde de sadece kendi bestelerimize yer vereceğimiz bir alan oldu. Böyle bir karar aldık. Eskiden konser albümü yoktu ama artık gerek yok diye düşünüyoruz coverlar’ın albümde olmasına.
Bu arada Rock İstanbul’da da izledim sizi. Harikaydınız! Konserde Beni Yak’la Pink Floyd’un İn The Wall’unu harmanlayarak yaptığınız geçişler muhteşemdi.
Kaan: Çok sağol. Doğru söylüyorsun, bazı parçalarda öyle kopuyoruz. Eğleniyoruz biz de.
Klip düşünüyor musunuz?
Kaan: Biz zaten klip çekelim yapalım adamı değiliz. Şirket uygun görürse, isterse bir klip çekeriz ama hiç çekmezlerse de ne hoş olur, biz de istemiyoruz çünkü.
Ari: Hangi parçaya olacağı da bizim için fark etmiyor zaten.
Batuhan: Aslında albümde olmayan bir parçaya klip çeksek daha da iyi olur.
Sizin bu albümden favoriniz hangisi?
Ari: On ikisi.
Kışın sabit bir şekilde bir yerlerde çalmayı düşünüyor musunuz?
Kaan: Daha önce hiç çalmamıştık ki, yine çalmayız.
Kayıtlarda neden Alen’le çalışmadınız?
Kaan: Konser albümü yaptık Alen’le. Daha önce çalışmıştık kayıtlarda sadece bu albümde Cengiz’le çalışıldı. İki tane değerli arkadaşımız var, hangisi bize zaman ayırabiliyorsa onunla çalışıyoruz.
Alen’le yollarınızı ayırma gibi bir durumunuz yok yani?
Kaan: Yok, şimdi turneye birlikte çıkacağız mesela. Öyle bir şey söz konusu değil. Hem arkadaşız hem de müziğimizi paylaşıyoruz.
Şimdi röportajımızın birinci aşaması burada bitiyor. Kaan tam ne kolay oldu ağrısız sızısız atlattık diye sevinirken diğer bir aşamadan söz ediyorum. Hepsinin beti benzi atıyor tabii. Hele konsepti duyunca daha da bir geriliyorlar. Haklılar da. Birbirleri hakkında ne düşündüklerini teker teker odalara alıp soracağım da sonra kendi cevaplarıyla kıyaslayacağım da... Duman’ı bozar böyle şeyler! Ama hep de aynı mevzular konuşulmaz ki??? Albüm nasıl? Klip gelecek mi? Turne olacak mı? Biraz da ne yaparlar ne ederler bilmek lazım gelmez mi? Sen merak ediyorsun, röportaj yap sor diyorsun ama olduramıyoruz işte. İknalar, uzun süren pazarlıklar neticesinde belirlenen konsept şu: Sorular her bir grup üyesine aynı anda sorulacak. E tabii çıkan sonuç bir faciaya dönüşüyor... Uğraşsam bir röportajı bu kadar geyiğe döndüremezdim. Biz çoooook güldük eğlendik. Hatta ben kaseti çözerken daha da çok güldüm. Kaseti çoğaltsam da satsam mı???
İŞTE DUMAN’LA ASRIN GEYİĞİ...
Bu albüm dahil en favori parçanız sana göre hangisi?
Kaan: Besteleyip kaydeden bir insan olarak hiçbir ayrım yapamıyorum. Benim için hepsinin ayrı bir güzelliği var. Bu daha çok. “Duman’ın hangi parçasını beğeniyorsunuz” şeklinde dinleyiciye yöneltilecek bir soru aslında. Aklıma gelmiyor yani, birini söylesem öbürü bozulacak parçaların.
Ari: Sorunun kimyasına aykırı. Hepsine ayrı bir emek veriliyor o yüzden ayırt edebilmem mümkün değil.
Batuhan: “Bir insana evlatlarından birini diğerinden ayırabilir mi? diyorum ben.
Konserden hemen önce ne yaparsın?
Kaan: Sahne arkasında soundcheck yaparım grup arkadaşlarımla. Hangi parçayla girelim konser esnasında neler yapalım, onları konuşuruz. Hep beraber muhabbet ederiz. Ari’ye sorarım mesela “Abi nasılsın?” Batuhan’a derim “nasıl keyifler?” şekil odur yani.
Ari: Ben de işte “İyiyim” falan diye cevap veriyorum.
Ari cevap bekliyorum...
Ari: Biraz bir şeyler içip rahatlıyoruz. Sakin bir şekilde konserin başlamasını bekliyoruz. Duruyoruz yani.
Batuhan: Bekliyoruz konser saatini. Ne çalacağımızı düşünüyoruz hep bir ağızdan. Rahatlıyoruz, oturuyoruz.
Konserden hemen sonra ne yapıyorsunuz?
Kaan: Ortamına göre insanlarla kaynaşıp imza dağıtmak veya işte merhabalaşmak, sarılmak olayı varsa ona bakıyoruz, yoksa hemen direk arabaya binip otele ya da evlerimize gidiyoruz.
Ari: Beraber hareket ediyoruz mecburen. Çünkü grup olduğumuz için onlar arkadaşlarla tokalaşırken, selamlaşırken “Hadi çocuklar ben kaçtım” demek olmaz. O da oluyor gerçi bazen de yani genelde berber hareket ediyoruz ama.
Batuhan: Konserden hemen sonra...
Evet, hemen sonra derken ne bileyim, terinizi silip suyunuzu falan içmez misiniz yani anlamadım. Batuhan: Suyumuzu içiyoruz tabii. Dinleniyoruz işte, yine beklemeye başlıyoruz, nefes alıyoruz işte. Sonra tanışmak isteyenler varsa tanışıyoruz.
Ari: En son da terimizi siliyoruz!
Nasıl sardınız mevzuya… Geçiyorum diğer soruya... Sahnede bir şeyler ters gittiğinde ne yaparsınız?
Kaan: Düzeltmeye çabalarız. Eren var bizim yardımcımız, ne bileyim mesela mikrofon düşer, amfide bir şey çıkar, ses kötü gelir, hemen bizim yardımcı Eren atlar sahneye ve onu düzeltir. Problemin nerede olduğu önemsizdir.
Ari: Eren’i çağırırım bende. Aynı grupta olduğumuz için; asistanda aynı. Onun için ben de aynı kişiyi çağırmak durumunda kalıyorum.
Sen de mi Eren’i çağıracaksın Batuhan? Hayır yani Eren’i çağırmadan önce bir lanet de okuyabilirsin, hani bir şeyler yolunda gitmiyor... Otomatiğe bağlamış gibi Eren’e mi sesleniyorsunuz hepiniz?
Batuhan: Önce “Hay aksi!” derim içimden. Bakarım öyle bir sorun gerçekten var mı? Yoksa bana mı öyle geliyor diye... Sonra da Eren var bizim onu çağırırım veya sesle ilgili problem varsa mikserci arkadaşı çağırırım falan.
Takıntıların var mı? Tikin falan?
Kaan: Valla vardır muhtemelen bir sürü. Ne bileyim bazen hiçbir tarafımın durmadığı, her tarafımın harekete geçtiği anlar olur. Ben de sonradan izliyorum. Bilmiyorum olabilir.
Ari: Bilmiyorum bakmadım ama vardır herhalde.
“Sen de şuna çok takıksın” diyen olmuyor mu mesela?
Ari: Oluyor ama konu belirtmiyorlar. Genel anlamda rahatımdır.
Batuhan: Yani, vardır tabii mutlaka. Metronom tiki var bizde.
Neyyyse, diğer sorumuz geliyor... Sinirlendiğiniz zaman ne yaparsınız genelde?
Kaan: Neden sinirlendiğimi araştırırım. Bağırabilirim, çağırabilirim, herkes gibi sinirleniyorum bende ama fazla sinirlenmemeye çalışıyorum genelde.
Ari: Oturup hüngür, hüngür ağlarım. Hıçkıra hıçkıra. Ama genelde pek fazla sinirlenen bir insan değilim ben.
Ne güzel yahu, hepinizin sinirleri alınmış ne mutlu size...
Batuhan: Genelde sinirlenmiyoruz. Niye bilmiyorum ama hiç sinirlendiğimizi görmedim.
Pekii, stresle nasıl başa çıkarsınız?
Kaan: Gitar çalarım play-station oynarım, gazete okurum...
Ari: Hepsini sayma bize kalmıyor abi.
Kaan: Yani stres yapan olayı ortadan kaldırma yoluna giderim.
Biri yapıyorsa onu da kaldıracaksın yani????
Kaan: Yok öyle bir tarafımız yok canım.
Ari: Ben de takarım bir film onu seyrederim.
Batuhan: Sinirlenince ne yapıyor muyduk?
Kaan: Hayır abi; sinir, stres öyle gidiyor...
Batuhan: Bir takım uğraşlara kendimi vererek atlatmaya çalışırım.
Ne gibi?
Batuhan: İşte artık elimden ne geliyorsa, gitar çalarım, bir takım rahatlatıcı öğeleri kullanarak unutmaya çalışırım. “Elimizden geleni ardımıza ko’muyoruz!” yani öyle söyleyim.
Tatil için nereyi tercih edersin?
Kaan: Yaz aylarında deniz olan yerleri tercih ediyorum.
Nasıl yerler mesela?
Kaan: Ne bileyim; sahil, deniz, Ölü Deniz...:) Denizi çok seviyorum.
Eee, kışları?Kaan: Kışları da........................................................
Kar olan yerler olmasın?
Kaan: Fazla tatil yapmıyoruz galiba ya, çalıyoruz ediyoruz. Bizim tatilimiz zaten turneler.
Ari: Tatile ihtiyacımız yok bizim. Hayatımız tatil. Böyle politik bir cevap vermek istiyorum...
Batuhan: Ben soruyu harbiden unuttum bu sefer!
Tatil mekanınız?
Batuhan: Deniz olsa fena olmaz, güneşte olsun. Ama özellikle söyleyeceğim bir yer yok.
Yani Bodrum ya da Olimpos fark etmez mi senin için?
Batuhan: Evet. Zaten biz turnede bol bol geziyoruz. Onun için kışın kışlık yerlere gidiyoruz, yazın da yazlık yerlerde çalarak tatilimiz yapıyoruz.
En yakın dostunun adı?
Kaan: İşte en yakın dostumuz grup üyelerimiz onun haricinde, Yakup var, Gökhan var...
Aaa, saydı ciddi ciddi, var mı acaba böyle insanlar hakikaten, şüphe ettim şimdi.
Kaan: Var var.
Ari: Benim de grup arkadaşlarım var taktir edersiniz, Yusuf var, kardeşim var Lori, öyle. Pek arkadaşım yok aslında. Yapayalnız bir inasınım ben.
Batuhan: İşte grup arkadaşlarımız var...
Kaan: Onu parantez içinde bildiriyoruz.
:))))))
Batuhan: Onun dışında Koca Barış var, Murat Ercan var, Ari var, Kaan var...
Şimdiye kadar geçirdiğin en ağır hastalık ne?
Kaan: Domuz gribi... Yok öyle büyük hastalık. Hatırlamıyorum. Müzik diyelim...
Ari: Apandisit ameliyatı oldum hastalık sayılırsa...
Batuhan: Kuduz. Hastalık falan yok bizde ya, hafif aklımızda var biraz...
Maddiyat mı maneviyat mı?
Kaan: Sence?
Ben bilmem maneviyat olmasın?
Kaan: Yani.
Ari: Ben de aynı şekilde cevap vereceğim.
Hemen aynı cevabı verdin!
Batuhan: İkisi de tabii.
Bakın gördünüz mü değişik bir cevap geldi.
Kaan: Mecburduk!
Sen Ari’yi nasıl tanımlarsın Kaan?
Kaan: İyi bir çocuk yani. İnsanoğlu olarak...
Biraz daha belirleyici bir şey mümkünse.
Kaan: Erkek!
:))))
Kaan: İyi biri
Ari: Kelimeler yetmez değil mi?
Kaan: İşte biz fazla konuşmuyoruz bir birimiz hakkında böyle.
Ari sen de bir şey söyle?
Ari : Ne, ne söyleyeceğim? Kendim hakkımda mı?
Kafamı kalmadı bende de!!!... Kaan hakkında.
Ari: İyi bir insan kendisi.
Batuhan, Kaan hakkındaki fikirlerin?
Batuhan: Ben bilmiyorum. Şu anda tanıştık, şimdi gördük.
(Daha uzun uzun kombine edecektik birbirleri hakkında ne düşündüklerini ama bu kadarı her iki taraf için de yeterli. Nasılsa cevaplar yine aynı olurdu...)
Tamam bitti işkenceniz, mutlu musunuz şimdi?Ari: Sen?
Kaan: Ben hiç mutlu değilim. Bitmesin!
Yıprattınız beni.
Ari: Çok teşekkür ederiz.
Konuşmaya devam etmek ister misiniz? Kapatmayım teybi.
Kaan: İşte biz albüm yaptık...
Kaan sen mesela sahneye hep aynı eşofman ve gömlekle çıkıyorsun...
Kaan: Tişörtte giyerim ara sıra.
Tişörtü içine giyiyormuşsun, sonra gömleğini çıkartıyormuşsun, tişörtle kalıyormuşsun. Dikkatini çekmiş okurlarımızın...
Kaan: Mantıklı ama değil mi?
Çoooook.
Ari: Bu bir takıntı mı diye soruyorsun...
Batuhan: Takıntılarımız var mı bizim? Soru bu muydu?
Kaan: O eski soruydu ama yani... Cevap verebilirsin.
(Ağustos 2005)