20 Ocak 2011 Perşembe

MUHTEŞEM MÜNAKAŞA


Asmalı Konak ve İkinci Bahar’ın açtığı yolda ilerleyip mantar gibi dizi üretmeye başladık. Sabah kuşağında; eski dizilerin tekrarları, akşam kuşağında; bir saatlik özetleriyle birlikte yeni diziler, hatta çoğu zaman peş peşe iki ayrı dizi şeklinde yayınlanmaktalar. Bunun bir süreç olduğunu düşünüyorum. Zira eskiden de çılgınca bir yarışma programı furyası vardı. Ondan da önce, özel kanallar ilk açıldığında, telefonla canlı yayına bağlanıp para kazanma programları vardı. Şimdi devir, dizi devri. Eskiden diziler kadınlar tarafından takip edilirdi. Dizi izleyen erkek sayısı şimdiki gibi yoğun değildi. Hatta dizi izleyen erkekler alay konusu bile edilirlerdi. Oysa şimdi millet olarak dizilere sardık. Sayısal değeri çok olunca mevzular da çok çeşitli oluyor tabii. E, her kesime hitap ettiği için; kadını erkeği, çocuğu genci, okumuşu cahili herkes televizyon başına toplanıyor. Halk dizilerden beslendiği için konuştuğu, söylediği de diziler hakkında oluyor. Avukatın tekinin bir şeye kafası bozuluyor, izlediği dizide mesleğiyle ilgili gördüğü bir şeye sarıyor. Hooop barodakileri ayaklandırıyor, üzerine gelsin diziye uyarı yazıları. O bitiyor, hemşireler ayaklanıyor, o bitiyor öğretmenler, kapıcılar… Ardı arkası kesilmiyor isyanların, itirazların, uyarıların.

Gelenek, görenek, hak, hukuk ne ararsanız diziler baz alınıyor. Dizilerin eğlence sektörünün bir parçası olduğunu herkes unutmuş durumda. İşin kötüsü bu işin denetimini resmi olarak yapan bir kurum olan; RTÜK’de halkın ayaklanmalarına ön ayak oluyor. Onları daha da gaza getiriyor. Bir dizi ya da herhangi bir yapımın RTÜK üyelerince eleştiri oklarının hedef oluş hikayesinin nasıl geliştiğini gerçekten çok merak ediyorum. Mesela Muhteşem Yüzyıl’ı mütemadiyen yerin dibine sokan hangi üye ki? Bir kişiye yanlış gelen hemen hepsine de yanlış mı geliyor ki? Acaba arada, o yapımın aslında düşünüldüğü gibi toplumu olumsuz yönde etkilemediğini savunan birileri de çıkıyor mu ki? Her mesleği kötüye kullananlar olduğu gibi burada da görevini kötüye kullanıp rakip kanaldan ya da rakip dizinin yapımcısından ortalığı karıştırması için destek görenler var mıdır ki?

Tarafsız olmaya çalışıyorum. Onca komplo teorisi üretiyorum ama bir an bile örnek verdiğim Muhteşem Yüzyıl’ın maruz kaldığı eleştirileri bir an olsun hak ettiğini düşünemiyorum. Gerçekten büyük bütçelerle, çok çalışılarak ve üzerinde çok düşünülerek hayata geçirilmiş bir proje. Diğer pek çok dizi gibi yalap şap sadece birileri para kazansın diye ortaya çıkmadığı her halinden belli. Senaryosu da kurgusu da başına buyruk değil. Tarihçilere danışılmış, aylarca üzerinde çalışılmış. Millet olarak böyle işler çıkarabildiğimize sevineceğimiz yere sineğin yağını çıkartıyoruz. Kanuni kadın düşkünü değilmiş, içki çok içmezmiş… Yahu koskoca Osmanlı İmparatorluğu’nun harem gerçeğini inkar mı ediyorsunuz şimdi? Harem’in varlığı da, var oluş sebebi de herkes tarafından biliniyor. Hürrem’in haremden çıkma olduğu, Kanuni üzerindeki etkisi, ülkeyi yönetme konusunda nasıl söz sahibi olduğu, Kanuni'ye aldırdığı kararlarla tarihe nasıl damga vurduğu ortada. Üstelik bunu yazan hikaye kitapları ya da romanlar değil, tarih kitapları. E, o zaman biz neyi kimden sakınıyoruz? Hadi Kanuni iyi bir padişah olmasa, diyeceğim adam kötü lanse ediliyor, kadına kıza düştü ondan ülkeyi idare edemedi diyelim. O da değil, dünyayı fetih etmiş neredeyse. Kime neye ayıp oluyor o zaman? Gazetelerde, ana haberlerde, köşe yazarlarının dilinde bu konu sakız oldu döndükçe dönüyor… İki kere uyarı almış da on iki kere uyarı alırsa yayından kalkacakmış da… Caanım dizinin senaryosunu saçma sapan hale dönüştürecekler ona üzülüyorum. Hani millet olarak “Bizden adam olmaz, Biz Türk’üz” serzenişlerinde bulunuyoruz ya hep, biz daha kendi yaptığımız güzel işlerin takdirini kendi kendimize yapamazken başkalarından nasıl övgü bekleyebiliriz ki?

P.S: Dizilere saran kesim biraz da gündüz kuşağında yayınlanan izdivaç programlarına mesai harcasa diyorum. Zira benim bildiğim üç ayrı kanalda yayınlanan söz konusu programların başı epey boş kalmışa benziyor. Çocuklarında ayakta olduğu, gözlerden kaçması neredeyse imkansız saatlerde yayınlanan programlarda, çöpçatanlık kisvesi altında resmen bir tür modern bilmem ne'lik yapılmakta… İnsanların ağızlarından canlı yayın esnasında çıkan laflar, konuşulan mevzular inanılır gibi değil.