Biz Türkler asil bir soya sahibiz. Köklerimiz çok kuvvetli. Zamanın asırlar boyunca dünyaya meydan okuduğu dağ gibi taş gibi Osmanlısının çocuklarıyız. Konum olarak fevkalade bir coğrafyaya sahibiz. Öyle ki başka ülkeleri kıskandıracak derecede stratejik bir konumumuz var. Peki eksiğimiz ne? Farklı diller konuşan yabancı ülkelerden ne farkımız var? Çok iyi yaptığımız, bir best of hünerimiz neden olamıyor?
Bizdeki versiyonu “Akademi Türkiye” olan “Amercan Idol” şarkı yarışmasını izlemenizi öneririm. Adamların sesleri yıkılıyor. Bizde olsa beşinci albümü yapılacak seviyedeki yarışmacı, orada kendisine yol gösterecek jüriyi can kulağıyla dinliyor. Kendinden ne kadar emin olursa olsun yapılan ağır eleştirilere istinaden ağzını açıp kendini savunmuyor. Sadece söyleneni yapıyor, kendisine gösterilen yolu izliyor. “Akademi Türkiye”de gerçekten güçlü sesler vardı ama tavırlar yanlıştı. Yarışmayı mağdur olan kazansın derdi vardı, sonsuz bir reyting kaygısı vardı… Sonuçta bunda da bir başarıya imza atılamadı…
Peki, millet olarak en iddialı olduğumuz konu nedir? Futbol diyelim. Öyle ki yurt dışından Türkiye’ye gelenler daha ilk gelişleri bile olsa futbolun bizim için ne kadar önemli bir konu olduğunun farkına vararak dönerler ülkelerine. E, ne yaptık biz şimdiye kadar futbol adına. Galatasaray’ın yıllar yıllar önce aldığı UEFA kupasından başka ne yaptık? Tarih oldu artık o, bizden başka herkes unuttu. Geçtiğimiz günlerde dünyanın en önemli derbilerinden biri olan; Real Madrid-Barcelona karşılaşmasını izledim. Meğer bizimkilerin oynadığı futbol değilmiş. İçim biraz daha karardı. Gelecekten ve ileride imza atacağımız olası başarılardan yana hiç ümidim kalmadı. Fenerbahçe Galatasaray karşılaşmaları da dünyanın sayılı derbileri arasında yer alıyor. Bu vasat performanslarıyla nasıl dünya sıralamasına girebiliyorlar bilmiyorum. Real Madrid-Barcelona maçında gördük Xavi’yi Messi’yi, Pedro’yu… Bu kadar yıldız futbolcunun nasıl “Ben kral değilim, sadece takımımın bir parçasıyım” der gibi paslaşarak, gerçek bir takım oyunu oynadıklarına şahit olduk. Ha bu arada , bir Galatasaraylı olarak Arda Turan’ın Messi’yle karşılaştırılmasını yılın en büyük geyiği olarak değerlendiriyorum.
Millet olarak hangi alanda dünya çapında başı çekebileceğimizi bilemiyorum. Belki biraz özgün olarak, biraz daha cesur olmaya gayret ederek başlayabiliriz işe. Hala dizilerimiz, filmlerimiz yabancı versiyonlarından aşırılıyor. Video kliplerimiz, albüm kapaklarımız, albüm kartonetlerimiz, moda çekimlerimiz hep aşırma hep araklama. Özellikle popülaritesi olan isimlerin halk tarafından örnek alınabileceklerini göz önünde bulundurarak biraz daha titiz olmaları gerekiyor. Mesela; Hande Yener Lady Gaga’dan, Demet Akalın Kylie Minogue’dan, Ebru Gündeş Jennifer Lopez’den, Mustafa Sarıgül Obama’dan esinlenmesin artık.