27 Temmuz 2009 Pazartesi

KIRO AMA HUZURLU OLMAK


Okuduğum gazeteyi elimden bırakıp derin bir “Oh” çektim. İçim çok rahat artık. Yalnız değilmişim meğer. Gece yatmadan karın ağrıları çekerek gardırobumun önünde yarın ne giysem derdi çeken bir tek ben değilmişim.
Nilüfer KARACİĞAN ŞAŞMAZ


İngiltere’de bir giyim firması 16-60 yaş arası 2 bin 491 kadın arasında bir araştırma yapmış ve kadınların ortalama olarak yaşamlarının 287 gününü gardıropları karşısında ne giyeceklerini seçebilmek için geçirdiklerini tespit etmiş! Çok trajik olsa da işte bu haber beni çok sevindirdi. Beni ancak bu derdi çekenler anlar. Hakim karşına çıkıyor gibi hissediyorum her gece kendimi. Ha bu arada neden gece? Çünkü benim durumum biraz farklı. Giyecek seçimini sabaha bırakırsam karar aşamasına geçemiyorum ve gideceğim yere banko geç kalıyorum. Sonunda tecrübelerime dayanarak yıllar önce işimi geceden halletmek gibi bir alışkanlık edindim. Her gece minik taburemi gardırobumun karşısına çekip oturuyorum ve kombinasyon rüzgarının sirkülasyonuna bırakıyorum kendimi. Kıyafet altına giyeceğim ayakkabıdan elime alacağım çantaya, kullanacağım aksesuara kadar her şeyi belirleyip öyle dalabiliyorum uykuya. Kazara bu ritüeli yapmadan yatağa girdim mi, yandım demektir. Uykuya dalmak haram bana. Hani pazarcılar önlerindeki tezgahlardaki kıyafetleri harmanlayıp alt üst ederek “Gel gel batan geminin malı bunlar” diye bağırırlar ya, işte aynen benim de tüm kıyafetlerim havalarda uçuşarak gözümün merceğine çarparak uçuşmaya başlarlar havada. Onlar uçuşurken bir kombinasyon seçebilirsem ne ala. Aksi taktirde sabahın ilk ışıklarını gördüğümü bilirim. Ne şimdi yani reva mı bu? İnsanın ömründen ömür gidiyor işte.

KADER ANI: HAVA DURUMU
Geceden hazırlanan kıyafetlerin sabahki hava şartlarına uymadığı durumlar olabiliyor bazen de. İşte bu var ya, ben ve benim gibilerin başına gelebilecek en büyük cezadır. Biri bana beddua edecekse açık ve net söylüyorum; sabah hava değişimi olmasını dilesin. Güneşli bir güne beyaz pantolon giymeyi planlarken sabah bir kalkıyorum ortalığı sel almış! Elim ayağıma dolaşıyor, beynim sulanıyor ve kombine yeteneğimi tamamen kaybediyorum. Beni mor tayt üstüne kırmızı beyaz puantiyeli bir body ile görürseniz bilin ki o sabah hava şartları ani değişime uramış ve ben saçmalamışım.

ZÜĞÜRT TESELLİSİ
Yine aynı araştırma özellikle gece kıyafeti seçiminin daha çok zaman aldığını göstermiş. Neyse ki bana gece gündüz fark etmiyor, benim için gecesi de aynı dert gündüzü de. Hatta ben gece kıyafeti seçimi için hiç kafa yormuyorum. Züğürt tesellisi gibi olacak ama seçim aşamasında cinnet geçireceğimden emin olduğum için kendimi mağazaların kucağına atıp her özel gecede yeni bir şey satın aldığım pek sık görülmüştür.

VAR MI FORMA GİYMEK GİBİSİ?
Bazen gerçekten lise, ortaokul yıllarımı özlüyorum. Forma giymek gibi güzel bir şey var mı şu hayatta? O yılları hiç iyi anmasam da çoğu zaman sırf bu yüzden o günlere hasret çektiğim oluyor. Gece huzur içinde yatağa giriyor sabah huzur içinde kalkıyordum en azından. Zaten eski fotoğraflarıma videolarıma bakıyorum da pek bir kıroymuşum o yıllarda. Cinnet anlarım olmadığı için alışveriş tutkum da başlamamış, dolayısıyla kıyafet sayısı az, seçenek az, dön dolaş aynı şeyleri giymiş durmuşum...

P.S: Bir seçim yapmam gerek belki de. Şık ve asabi olmak mı? Yoksa kıro ve huzurlu yaşamak mı? Beni tanıyan ve ilgilenenler arada bir giyinme odamın penceresine çevirsinler rotalarını. Her an cinnet geçirip “Batan geminin malı bunlar” diye tüm gardırobu camdan aşağıya boşaltabilir ve huzurlu bir yaşamı tercih edebilirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder