27 Haziran 2009 Cumartesi

MİCHAEL JACKSON FLAŞLAMALARI

Onun ölümüyle bir çağ bitti ve bir başka çağ başladı sanki. Derinden etkiledi beni. Hüzünlendim. Üzüldüm! “Michael Jackson” isminin bende ilk anda neler çağrıştırdığını düşünüyorum…
Nilüfer KARACİĞAN ŞAŞMAZ


· Yazlıktan bir arkadaşım vardı. O zaman hangi yıldaydık bilemiyorum ama dört yaşında olmadığım bir gerçek. Michael Jackson’un 1982 yılında çektiği “Thriller” klibinden ve klibin sahne arkasını konu alan bir videodan bahsediyordu. Hani şu zombilerle çekilen ve Jackson’un kurt adam olduğu klipten bahsediyorum... Arkadaşım tam bir Michael Jackson aşığıydı. Öyle ki izlediği videoda, Michael’in kurt adam olmak için o sarı renkli lensleri takarken çektiği ızdıraptan bahsederken gözleri doluyordu. Hayatım boyunca ne kadar çok sevsem de, kimsenin fanı olmadım ya da kimse için saçımı başımı yolup göz yaşı dökmedim. Ama o gün arkadaşımın anlattıklarını dinlerken kendisinden, Michael Jackson’dan öylesine etkilenmişim ki, ne zaman Michael Jackson’u bir yerde görsem ya da hakkında bir şey duysam anında o güne dönüyorum. Sanırım o gün benim için milat gibi bir şey olmuş.

· Arkadaşım sayesinde sempati duyup tanımaya başladığım Michael Jackson ile Doğu Afrikalı çocuklar eşliğinde, gerçek bir stüdyo ortamında pek çok ünlü sanatçının da seslendirdiği “We Are The World” şarkısının klibinin TRT’de yayınlanmasıyla tekrar karşılaştım. O pek çok ünlü sanatçı arasından hatırladıklarım da nedense sadece; Tina Turner ve Diana Ross bu arada:) Çoook sonra öğreniyorum; o stüdyoda olan biten her şeyin sebebi, “USA For Africe” başlıklı bir sosyal sorumluluk projesiymiş meğer. O zamanlar nereden bileceğim... Yalnız cam ekranda izlediklerimin bende bıraktığı tek şey; dünyada gerçekten çok aç ve yardıma muhtaç çocukların varlığının olduğuydu. İşin aslı mesajı almışım yine de. Zira sonraki yılbaşlarında UNİCEF’ten başka tebrik kartı satın almaz olmuştum.
Elizabeth Taylor = Michael Jackson’du benim için bir aralar. Aralarındaki bağı bir türlü anlamlandıramıyordum ama ikisini bir arada çok fazla gördüğümü hatırlıyorum. Çok da kayda değer bir şey yokmuş ortada. İkisi sadece gerçekten çok iyi dostlarmış hepsi bu.




. Aaa, bir dakika şimdi aklıma geldi; bir aralar da; Michael Jackson = PEPSI’ydi benim için. Sadece benim için değil, tüm dünya için bu iki isim birbirini çağrıştırıyormuş meğer. Amaç da buymuş zaten. Ne de olsa PEPSİ Jackson’un 123 konserini kapsayan ve 16 ay süren dünya turnesinin sponsoruymuş.

· “Bad” in klibini izlediğim yıllar, bu dünyaca ünlü starın yüzüyle oynamaya başladığı ve ilk estetik ameliyatlarını yaptırdığı yıllara tekabül ediyor. İki operasyonun ardından, bildiğim Africa Amerikalı insanların burunlarının aksine ucu sivrilmiş, bolca törpülenmiş bir burun vardı artık karşımda.


· Zamanlamasını kesinlikle bilemiyorum ama şu meşhur Moonwolker dansından bahsetmezsem olmaz. Yüzünü kapatacak şekilde aşağı çekilmiş fötr şapkası, beyaz soket çorapları, bilek hizasına gelen kumaş pantolonu ve parlak rugan ayakkabılarıyla yürüme bandının üzerinde gibi bir sağa bir sola ilerleyerek dans ettiğini hatırlıyorum kendisinin. Zaten bu dansın adı Michael Jackson dansı olarak kaldı, kendisiye bütünleşti. Bu dansın yıllar yıllar sonra bile popülaritesini kaybetmeyeceğine eminim.


· Bir de şu meşhur heykel gibi durduğu, sık sık elini cinsel organını tutarak kareografilediği robot dansı var ki; onun ne zaman hafızama kazıldığını hiç mi hiç kestiremiyorum…

· “Black and White” şarkısının çıktığı dönem, bu dünyaca ünlü adamla ilgili ilk hayal kırıklığı yaşadığım dönemdi. Kendisi, bu kez de zencilerin haklarını koruyor ve insanların ten renklerine göre yargılanamayacaklarını, herkesin eşit olduğunu savunuyordu. Oysa şarkının klibinde çöl ortamında; zenciler, kızıl derililer ve beyazların arasında sanatçı beyaz penye tişörtü, siyah pantolonu ile süt gibi çıkmıştı karşımıza. Yani “Madem zencilerin haklarını koruyorsun, herkes eşit diyorsun, neden beyazlaşmaya çalışıyorsun” demezler mi adama? Benim o klipten anladığım aynen şu olmuştu: Param var, imkanım var, ben beyaz olmak istiyorum. Siz zencileri kızdırmadan bu değişimi yapmam gerek. İmkanı olan benim gibi beyazlaşsın, ben denedim, oldu. İmkanı olmayanlar üzülmesin, bir şarkıyla sizin eşitliğinizi tüm dünyaya yaymasını bilirim… Arkasından çok konuşmak istemiyorum ama benim anladığım buydu...

· Her şeye rağmen o günümüzün kralıydı fakat yetinmeyi bilmedi. Durmaksızın burnunu ameliyat ettirmeye ve beyazlaşma çalışmalarına devam etti. Burnu et tutmaz hale geldi, beyazlaşmak için aldığı hormonlar ise sağlığını alt üst etti. Cilt kanseri oldu ardından. Yüzünü göremez hale geldik yıllar içinde…

· Yüzünü görmüyorduk ama o hep kalbimizdeydi. Zaman zaman bomba gibi haberlerle gündemin ilk sırasına oturuyordu. Bunlardan ilki; Jackson’un dünya çocuklarının iyi şartlarda yetişmelerini sağlamak amacıyla oluşturduğu “Heal the World Foundation” fonuyla ilgiliydi. İddialara göre sanatçı; çocuklar yararına verdiği konser paralarıyla kurduğu Neverland çiftliğinde bakıma aldığı çocuklara cinsel tacizde bulunmuştu. Çocuklara porno dergileri temin etmek, birlikte uyumak, alkol temin etmek, oral seks yapmak gibi on ayrı suçtan yıllarca yargılandı kendisi. Mahkemede hakim karşısında çekilen bir fotoğrafı geliyor gözümün önüne şimdi. Bitkin, çaresiz ve gerçekten beyaz… Suçların hepsinden beraat etti neyse ki. Yargı süresince zaman zaman gazetelerde okuduğum haberlerin ardından bir kere bile suçlu mu suçsuz mu diye düşünüp kafa yormadığımı fark ettim şu an. Herhalde özünde ne olursa olsun hep iyi hatırlamak istediğim için.

· Sanatçının diğer bomba haberi ise; bende güçlerin birliği amacıyla yapıldığı izlenimi yaratan, Elvis Presley’in kızı Lisa Marie Presley evliliğiydi. Zaten iki yıl bile sürmeyen bu evlilikten bir bebekleri oldu. Asıl bomba ise minicik bebeği kaldığı otel odasından gazetecilere göstermek amacıyla baş aşağı camdan dışarı sarkıtmasıydı. Görüntüleri hatırlıyorum da; dışarıda çekim yapan gazeteciler işlerini bırakıp bebeğin düşmesinden korkup çığlık çığlığa bağırmaya başlamışlardı. Michael Jackson’un bu saçma hareketi neden yaptığına hala bir anlam veremiyorum ama kötü niyetli yapmadığından eminim nedense…

· Son olarak öleceği içine doğmuş olacak, son dönemlerde bir şeyler yapma, yeniden sahnelere dönme çabası içine girmişti. Her ne kadar sağlık sorunlarının elveremeyeceği düşünülse de Londra’da tam 50 konser vermeye planlıyordu Michael Jackson. Belki de o konserlerde onu sevenleri hayal kırıklığına uğratacağından çok korktu. Belki de hafızalarda hep o eski kayıtlarındaki kusursuz sesiyle ve göz dolduran dans performansıyla kalmak istedi. Belki de pişman oldu kalkıştığı bu büyük işe ve tek çare ölmek gibi geldi ve hani şu hepimizin diline dolanan düşünce gücü dediğimiz şeyle kendini öldürdü. Belki de böylesi biz hayranları ve kendisi için daha iyi oldu!

P.S: Annem ve babamı çok kıskanıyorum. Zira kendileri ne zaman Elvis Presley ya da Marilyn Monroe ile ilgili bir konu açılsa, hemen ballandıra ballandıra yaşarken şahit oldukları bu iki tarihi ismi anlatmalarına katlanamıyorum. Karar veriyorum, bugün benim miladım olsun. İleride Michael Jackson’u ballandıra ballandıra anlatacağım veletleri düşünerek artık onları kıskanmaktan vazgeçiyorum!

6 yorum:

  1. MICHAEL JACKSON ı en iyi olarak arkasından yaptığı iyi işleri söyleyerek anarız. Açıkçası çok haksızlık edildi ona, çocukları seven ve sexi sevmeyen birine.. valla bizde doğal olarak bu tür zevkler var tabi o onun farklı felsefi bir yaşam biçimiydi, felsefik boyuttaydı cinsel hisleri çünkü ne öyle ne böyle sex yapmayı sevmiyormuş. Biz sevişmeyi sevdiğimiz halde taciz ve ahlaksızlık yapmıyoruz, peki bu işlerden hiç hoşlanmayan birine bu iftirayı atmak açıkçası saçma kalıyor. Sabahtan akşama kadar çocuklarla oynayan biri, kendini onlara adamış, öpmüştür yüzü kızarmıştır, kolu kızarmıştır, ailesi para tırtıklamak için en başından planlayıp Jackson un yanına göndermiştir falan..

    Sadece bu mu iyi bir insan kendisi, coşkulu örnek bir sanatçıydı. Irkçılığa en büyük cevabıda kendini beyaza boyayıpta vermiş oldu, alın madem bu renk bu kadar önemli artık beyazım dedi.

    Topluma kötü bir örnek değildi, zararlı bir alışkanlığı yoktu, sigara, esrar çekmiyordu. Bizim Sezen Aksu bile en güzel şarkılarımı bu esrarı çekerek yapıyorum imajıyla gençleri felakete sürüklüyor, birçok kişi esrar yüzünden kötü yola düşüyor, aşağılık durumlara maruz kalıyor, kötünün kötüsüne alışıyor. Asıl suçlu, sapkın, kötü örnekler toplumun saygı duyduğu bu küçük serçe gibi esrarkeşlerdir.

    Tek başına müzik dünyasını ayakta tuttu MICHAEL ilerletti zamanında, direk etkilediği durumları biliyoruz ancak dolaylı yoldan müzik endüstrisinde çok işlerin gelişmesine katkıda bulundu.


    Tek kelimeyle

    iyi bilirdik!..

    YanıtlaSil
  2. Michael Jackson sadece iki kere estetik ameliyatı geçirmiş, biri burnu için diğeri de çenesindeki yaralar için. Beyazlaşması ise zamanla ilerleyen vitiligo hastalığından kaynaklanıyormuş… Yorum bırakan arkadaşa (kretamans@windowslive.com) ilgisinden dolayı çok teşekkür ederim. Ne olmuşsa olmuş... Ameliyat sayısına ya da hastalığına takılmıyorum ben. Ancak aynı ayrıntılara takılabilecek okurlar için bu yazıyı şunu göz önünde bulundurarak okumalarını rica ediyorum: Benim burada yazdıklarım sadece ve sadece Michael Jackson’un ölümünün ardından çocuk ya da ergenlik aklımla beynimdeki flaşlamaları paylaşmamdan ibaretti. Bir araştırma yazısı ya da biyografi yazmış olsaydım içerik çok çok farklı olurdu.

    YanıtlaSil
  3. Onun benim için başka bi anlamı vardı onu çok seviyorum üsteki fotoğraf hakkında(çocuklu): o dönem artan borçları nedeniyle medyayla yapılan anlaşmayla böyle bişey yapılması kararlaştırılıyor

    YanıtlaSil
  4. BenCe Ölmedi ...

    YanıtlaSil
  5. kim ne derse desin ben michael jacksın'ı çok seviyorum ve çıkan haberlere inanmıyorum belki onu iyi hatırlamak için inanmıyorumdur ama onun hakkında hem iyi hem kötü şyler söylediler insanlar aslını astarını bilmeden karaladılar onu belki doğru söylüorlardı ama ben hiç sanmıorum belki bir yalana inanıyorum.Belki onu hakkında çıkan bütün kötü şeyler doğru ama ben bildiğimi okuyup onu kalbimde taşıyacaım sanki hiç ölmemiş gibi...

    YanıtlaSil